Mehmet Özay – Banda Açe 30 Haziran 2015
Malezya’da UMNO önderliğindeki ‘Ulusal Cephe’ iktidarının ülkenin çok etnikli/dinli/kültürlü toplumsal ve de siyasal alanını ‘genişletici’ bir alana taşıyacağı beklentisi bugüne kadar bir türlü gerçekleştirilebilmiş değil. Aksine, reformcu yaklaşım yerine, toplumsal ilişkiler ve de siyasal yapıda giderek tıkanmaların birbiri ardına ortaya çıkması, bu dönemin bir tür ‘kriz’ olarak adlandırılmasına neden oluyor. Bu çerçevede, kriz bağlamındaki gelişmelere neden olan yaklaşımların belki de en önemli göstergesi, 2009 yılında uygulamaya konulan ‘1 Malezya Kalkınma Fonu’yla ilgili son dönemde gündeme gelen iddialar. “Malezya’da neler oluyor?” sorusunun çok hem içeride hem de dışarıda giderek yüksek sesle seslendirilmesine neden olan bu iddialar, sadece iktidarı kıskaca almayı hedefleyen muhalefetin çabalarıyla sınırlı olmayıp, Başbakan’ı yerinden etmeyi bir süredir açık seçik dile getiren Dr. Mahathir Muhammed’in ve Cohor Sultanlığı’nın önde gelen üyelerinin siyasal tehdit içerikli yaklaşımlarında karşılığını buluyor.
Tartışmalar, Malay siyasal eliti arasında yeni bir kriz şeklinde tezahür ederken, bu krizin sembolik göstergelerinden biri, ülkenin dördüncü Başbakanı Dr. Mahathir Muhammed’in bir etkinlikte konuşma yapacağı sırada etrafının polislerle çevrilerek konuşmasına izin verilmemesidir. Dr. Mahathir’in ‘ben bir şey yapmadım’ dercesine iki elini savunma pozisyonunda tutar şekilde gösteren fotoğraf, Malezya’da “Malay” siyasi elitin kendi aralarındaki çatışmanın boyutunu çok net bir şekilde ortaya koyarken, aynı zamanda bu önemli siyasiye ve temsil ettiği kesimlere yönelik bir ‘polis darbesi’ olarak adlandırılmayı hak ediyor. ‘Kalkınmanın babası’ unvanıyla anılmakla kalmayan, Malezya’nın küresel bağlamda tanınırlığının da belki birkaç önemli isminden biri olan Dr. Mahathir, kendi kurduğu ve ‘güç’lendirdiği polis teşkilatı mensuplarınca çepeçevre kuşatılması, 90 yaşındaki bu devlet adamının belki de hayatında ilk defa böylesi bir yaklaşıma maruz kaldığını ortaya koyuyordu.
Polis teşkilatının, hükümete ve de Başbakan’a bağlı yapısı dikkate alındığında, kuşkusuz ki, Dr. Mahathir’e yönelik bu ‘kuşatma’nın arkasında çok daha büyük oluşumlar var. Öte yandan, aktif siyasi yaşamı boyunca sahip olduğu karizmatik kişiliği ile hükümet ve çevresindeki kritik güç yapılarını kontrolüyle UMNO saflarında liderlik konumuna taşınacak siyasetçilerin belirlenmesindeki rolüyle öne çıkan Dr. Mahathir, 2009 yılında dönemin başbakanı Abdullah Ahmad Badawi’nin yerine Başbakanlık ve UMNO Genel Başkanlığı’na Necib bin Razak’ın getirilmesini de sağlayan kişi.
Başbakan Necib bin Razak ve Dr. Mahathir arasında yaşanan gerginliğin sebebi, yaklaşık bir yıldır gündemde yer işgal eden ‘1 Malezya Kalkınma Fonu’ kullanımındaki usulsüzlükler. Tabii sorun, söz konusu fonun nasıl kullanılıp kullanılmadığından öte, bu fondan Maliye Bakanlığı görevini de yürüten Başbakan’ın, aynı zamanda siyasi sorumluluğu da birinci elden taşıyor oluşunun payı büyük. Bugüne kadar fonun kimler tarafından ne şekilde kullanıldığı ve oluşan borcun ne şekilde ödeneceğine dair kamuoyuna tatminkâr açıklamalar getirilmemiş olması, ülke ekonomisinin bütüncül yönetimi bağlamında da karamsar görüşlerin hasıl olmasına neden oluyor.
42 Milyar Ringgitlik (11.3 milyar Dolar) fonun bu güne kadar ne şekilde kullanıldığı ve alınan borcun faizinin ödenmesiyle başlayan kriz, devletin değişik kurumlarının fonun “kurtarılması operasonuna” alet edilmesi kötü bir ekonomi yönetimi olarak tanımlanıyor. Başbakan Necib bin Razak’ın çeşitli politikalarından hoşnutsuz olan ve de bunu açıkça dile getiren Dr. Mahathir Muhammed’in ve de muhalefetin bu fonla ilgili eleştirilerini defaatle tekrarlamalarıyla süreç, kayıp milyarlarca Dolar’ın hesabının verilmesi konusunda Başbakanı köşeye sıkıştırmaya kadar geldi.
Muhalefet çevrelerinin eleştirilerine Dr. Mahathir’in de katılması, bir anlamda ülke siyaset haritasında ittifaklar/kopuşlar ikileminin iç içe geçtiğini ortaya koyuyor. Dün aktif siyasal yaşamındaki kimi uygulamalar nedeniyle Dr. Mahathir’i eleştiren muhalefet, bugün onunla aynı safta yer alıyor görüntüsü çiziyor. Öyle ki, Halkın Adaleti Partisi (PKR)’nin eski üyeleri ve reform hareketinin en ön saflarında yer alan kimi siyasiler Dr. Mahathir’in de içinde yer alacağı yeni bir siyasi oluşumu ülkenin kurtuluşu adına gündeme getiriyorlar.
Bu sürecin bugün geldiği noktada, uluslararası para ve kredi çevrelerinin Malezya’ya karşı tutumu ile yabancı yatarımcıların karar mekanizmalarında da değişiklik gözleniyor. Bu bağlamda, yabancı yatırımcıların ülkeyi terk eder görünüm çizmeleri kötü bir döneme işaret ediyor. Ancak bu süreçte Başbakan fonun kullanımıyla ilgili tatmin edici açıklamalar getirmezken, bir yandan da siyasi geleceğini garanti altına alma adına hem hükümetteki UMNO üyeleri, hem de partinin ülke çapındaki örgüt temsilcileriyle defaatle yaptığı görüşmeler sonucu ‘aldığı destekle’ ayakta kalmayı başarıyor.
Tabii, bu gelişmenin etkilerini sadece ekonomi alanında değil, bundan çok daha etkin bir şekilde ülke siyasal yaşamında kayda değer bir değişim/dönüşüm sürecine doğru giden açılım olarak değerlendirmek mümkün. Önceki yazımızda dile getirdiğimiz üzere Başbakan Necib bin Razak muhalefetten ödünç aldığı ‘reform’ söylemini bir türlü pratiğe taşıyamazken, özellikle son dönemde uygulanan yanlış politikalar neticesinde, 58 yıldır UMNO’nun başını çektiği ‘Ulusal Cephe’ ittifakının birkaç yıl sonra yapılacak genel seçimlerde iktidarı yitirmesine neden olacak bir yönelim sergiliyor. UMNO ideallerine bağlılığına kuşku olmayan Dr. Mahathir’in eleştirilerinin merkezini tam da bu husus oluşturuyor. Bu nedenledir ki, daha 5 Mayıs 2013 Genel Seçimleri öncesinde Başbakan’a yönelik uyarılarını gündeme taşıyan Dr. Mahathir, aradan geçen sürede eleştirisinin dozunu artırıyor.
Bu gelişme üzerine, UMNO’nun hükümet kanadında hem de teşkilatlarda halen kendisine desteğin sürdüğünü göstermek amacıyla Başbakan Necib bin Razak çeşitli toplantılar yapması kadar, Dr. Mahathir’in 22 yıllık başbakanlığı döneminde ekonomi alanındaki bazı yanlış icraatları da kimi çevrelerce gündeme getirilmesi bir tür intikam duygusuyla hareket edildiğini ortaya koyuyor. Ülke ekonomisine kimin ne kadar zarar verdiği şeklinde bir ‘çatışmacı’ söyleme tanık olunurken, aslında tüm bu sürecin, 1987’de UMNO’nun ikiye bölünmesine neden olan büyük dalgalanmadan ve 1999’da Enver İbrahim’in UMNO’dan ihracından sonraki en önemli kırılma olarak nüksediyor.
Bu anlamda, tepkilere bizzat Başbakan’ın kardeşi ve CIMB Grubu Başkanı Nazri bin Razak ile Cohor Sultanlığı ailesine mensup bireylerin de katılması dikkat çekici bir husus. Sultanların ülke siyasal yaşamına doğrudan katılımı/müdahalesi söz konusu olmasa da, Cohor Sultanlık ailesi mensuplarının ne denli ‘açık sözlü ve dobra’ oldukları tarihsel olarak da biliniyor. ‘1 Malezya Fonu’ özelinde baş gösteren ve giderek diğer sektörleri ve de geniş halk kesimlerinin ekonomik varsıllıklarını da etkileyecek bir hâl alması üzerine Cohor Sarayı’ndan “Halkımız (yani Cohor halkı) ve bizim geleceğimiz için neyin iyi olduğuna karar vereceğimiz günler gelecektir” minvalli söylem, siyasal içerikli bir tehdit taşıdığı konusunda neredeyse her kesim hem fikir. Ekonomik geri kalmışlık nedeniyle merkezi yönetimden ayrılma konusunda referandum çağrılarının gündeme getirildiği Sabah ve Sarawak Eyaletleri’nde kimi siyasi girişimlere karşı Federal Yönetimi’n “İsyana Teşvik Yasası”nı uygulamaya koymayı yeğleyerek verdiği karşılığın bir benzerini Cohor Sarayı’na karşı kullanamayı göze alamayacağına göre, Başbakan’ın çözmesi gereken salt ‘1 Malezya Kalkınma Fonu’ değil, ülkenin bütünlüğü meselesi olduğu görülüyor.
Tidak ada komentar:
Posting Komentar