Selasa, 23 Agustus 2016

Filipinler’de Hükümet Komünist Partisi’yle Barış Masası’nda / The Central Government of the Philippines and Communist Party at the Peace Table


Mehmet Özay                                                                                                                         23.08.2016

Filipinler’de yeni bir barış süreci başlıyor. Filipinler devleti ile komünist gerilla hareketi ve onun siyasi kanadı komünist parti yetkilileri arasında bugün, yani 22 Ağustos’da Norveç’in başkenti Oslo şehrinde barış görüşmeleri başlıyor. Görüşmelere Norveç’den üst düzey katılım, Güneydoğu Asya’daki bu siyasi krizi çözme konusunda tıpkı diğerleri gibi, Avrupa’nın katkısının göz ardı edilemeyeceğini ortaya koyuyor. Norveç’in 1986 yılındaki görüşmelere de ev sahipliği yapması aslında bir devamlılığın olduğunu da gösteriyor. Söz konusu barış görüşmesi, Başkan Duterte’nin ülkedeki muhalif ve gerilla savaşı veren tüm gruplarla sorunların halledilmesi konusundaki bütüncül politikasının bir ürünü.

Toplumsal Barışa Doğru
Bu noktada, merkezi hükümetin, 1960’ların sonlarından bu yana varlık gösteren komünist partisi ve bağlantılı gerilla hareketiyle barış görüşmelerine başlaması, ülkede siyasi istikrarın tesisi bağlamında, bir önceki dönemde Moro İslami Kurtuluş Cephesi’yle yapılan barış anlaşmasının bir devamı niteliği taşıyor. Böylece hem Mindanao ve çevre adalardaki Malay Müslüman kitle, hem de Luzon adası güneyi, Mindanao adasının kuzeyinde faaliyet sergileyen komünist partisiyle gerçekleştirilecek toplumsal barışın genel anlamda ülkede pozitif bir atmosfer oluşturacağına kuşku yok.

Luzon Adası merkezli olarak 1969’de kurulan komünist partisi varlığını şiddete dayandırmasıyla ülke siyasal hareketleri içerisindeki yerini aldı. 1986 yılında başlayan barış görüşmelerinde sonuç alınamazken, en son girişim yaklaşık dört yıl önce Benigno Aquino’nun devlet başkanlığı sürecinin başlarında gündeme gelmişti. O günlerde Aquino’nun kabul etmediği siyasi tutukluların serbest bırakılması şartını bugün Duterte’nin yerine getirmesi iki tarafın masaya oturmasını sağlayan en önemli şart olarak gözüküyor.
Bugünkü görüşmelerden sadece birkaç gün önce, yani geçen Cuma günü komünist hareketin iki önemli liderinin cezaevinden salıverilmesi karşısında örgütün tek taraflı ateşkes kararına hükümetten de benzer bir karşılık geldi. Liderlerin salıverilmesi ve karşılıklı ateşkes kararı, iki tarafın görüşmeler öncesinde sürece olumlu bir adım atmaları anlamı taşıyor.

Başkan Rodrigo Faktörü
Açıkçası, daha 8 Mayıs başkanlık seçimleri öncesinden başlayarak, Filipinler devlet başkanı Rodrigo Duterte’nin komünist gerilla hareketiyle masaya oturacağını açıklaması gündemde önemli bir yer işgal etmişti. Seçimlerin ardından Temmuz ayı başında görevine aktif olarak başlamasının ardından, konuyla ilgili açıklamaları ve girişimleriyle bu konuda ne kadar ciddi olduğunu ortaya koydu. Başkan’ın bu kararlılığının bir göstergesi olarak barış görüşmeleri öncesinde aldığı dikkat çekici kararlar arasında, yeni kabinede Sosyal ve Ekonomik Kalkınma ile Tarım Reformu bakanlıklarına komünist aidiyetleriyle tanınan siyasetçileri getirmesi oldu. Ardından, güvenlik güçleriyle komünist gerillalar arasında görece düşük yoğunluklu da olsa devam eden çatışmaları sonlandırmaya yönelik olarak ‘ateşkes’ çağrısına rağmen, ateşkes süreci işletilemedi.

Şimdi sıra, taraflar arasında karşılıklı ‘pazarlıkların’ yapılmasına geldi. Oslo görüşmelerinin tarihin belirlenmesiyle, gerilla hareketinin iki lideri karı koca Benito Tiamzon ve Wilma’nın serbest bırakılması, Filipinler devleti adına iyi niyet göstergesinin ötesinde bir anlam taşıyor. Benito Tiamzon ‘Filipinler Komünist Partisi’ ve partinin silahlı kanadı ‘Yeni Halk Ordusu’nun başkanı sıfatını taşırken, eşi Wilma parti genel sekreterliğini yürütüyor. Bu bu iki liderin salıverilmesi, görüşmelerde oynayacakları varsayılan ‘yapıcı’ rolden ötürü önemli. Ayrıca, aynı günlerde yirmi siyasi tutuklu da serbest bırakıldı. Bununla birlikte, cezaevlerinde yaklaşık 550 gerillanın bulunuyor. Ve barış görüşmelerinin seyrine göre bu mahkumların da serbest bırakılması gündeme gelecek.

Dünü ve Bugünüyle Komünist Partisi
Takımadalar ülkesi Filipinler’de komünist ideolojinin, tıpkı bölgedeki diğer ülkeler gibi önemli bir geçmişi bulunuyor. Sömürgecilik dönemi, ‘koyu’ bir milliyetçilik üzerinde yükselen Japon yayılmacılığı ve ardından gelen kapitalist üretim/tüketim süreçleri vb. Filipinler’i bu anlamda diğer ülkelerden farklı kılan ise 19. yüzyıl son yılları ile 20. yüzyıl ilk yarısı boyunca Amerikan ‘sömürgeciliğine’ konu olmasıdır. Özgürleştirici ülke sloganıyla anılan Amerikan’ın, en azından Güneydoğu Asya toprakları bağlamında dile getirilecek olursa, bölge sömürge tarihinde İngiltere, Hollanda ile bir arada tutulmasa da, böylesi bir ‘kara’ geçmişi olduğu Filipinler örneğinde karşımıza çıkıyor. Ancak ABD’nin Takımadalarla ilintisi bağımsızlık sonrasında da devamlılık gösteriyor. Tabii, bununla birlikte, Rusya ve ardından Çin’de yaşanan devrimleri ve sonrasında bölge ülkelerine yansımasını da dikkatlerden uzak tutmamak gerekir. Bu çerçevede, Filipinler komünist partisinin 1930’larda kök salmaya başlaması, bağımsızlığın ardından doğan siyasi arenada kendine yer bulamaması gerilla hareketine yol açtı. 

Filipinler’de komünizm ideolojisinin ortaya çıkmasında, ABD sömürgeciliği ve bu döneme karşı verilen özgürlük mücadelesi kadar, Pasifik Savaşı sonrasında kalkınmacı modernleşme çabalarında arzu edilen başarının yakalanamamasıyla birlikte milyonlarca insanın yoksullukla iç içe yaşamasının payı büyük. Bu anlamda, komünizmin Avrupa versiyonun klişe haline gelmiş sanayi devriminin ürünü ‘geniş işçi sınıfı’ndan ziyade, yoksul ve üretim gücünde söz sahibi ol/a/mayan geniş tarım nüfusunun rolü bulunuyor. Buna paralel olarak, kırdan kente göçle okur-yazar/zanaatkârlık imkânlarına sahip olmayan kitlelerin ‘lümpen’ olarak adlandırılabilecek ‘arada kalmış’ yaşamlarında bir ümit veya en azından bir tür ‘var oluş’ imkânı olarak komünist ideolojinin belirdiği görülür. Bu çerçevede, komünist gerilla hareketi şehirlerde etkin olurken, ideolojisinin temellendirmede de kır toplum yapısına dayanıyordu. Bu toplumsal kesimlerin komünist partisiyle buluşmasında, kuşkusuz ki, 1965-1986 yıllarında ülkeyi yöneten Ferdinand Marcos’un ürettiği rejimin etkisi es geçilemez. Komünist partisiyle barış görüşmelerinin Marcos sonrası dönemde gündeme gelmesi de hem ülkedeki siyasi ve ekonomik yapılaşma hem de bölgesel ve de küresel değişimlerle bağlantılıdır. Liberal ekonomi sınırları içerisinde de olsa bir tarımsal kalkınma süreci, komşu ülkelerde ideoloji ve silah desteğinin giderek sona ermesi, ideolojik iç çekişmeler partinin belirsizliklerle dolu bir sürece girmesini sağladı.

Yeni Bir Döneme Doğru
Eski Başkan Aquino döneminde başlatılan barış görüşmeleri ve ardından yeni başkan Duterte ile devam ettirileceği konusunda güçlü sinyallerin verilmesi temelde Filipinler merkezi hükümetinin ayrılıkçı gruplar ve bunları destekleyen sivil toplum kesimleriyle ‘barışı’ hedeflediğini gösteriyor. Özellikle, 2001 yılında ABD’de meydana gelen gelişmelerin ardından ‘terörle mücadele’ olgusu küresel bir boyuta çıkarken, ABD bu süreçte kendine ‘ittifak’ bulmakta zorlanmadı. Bunların başında da Filipinler geliyordu. Bu yaklaşımı, kendisi için bir avantaja dönüştürmek isteyen hükümet, ayrılıkçı silahlı gruplarla mücadele söylemi ardından sivil çevreleri de hedef aldı. Ancak 2010’lardan itibaren Moro İslami Kurtuluş Cephesi ile anlaşma imzalanması ve ardından komünist partisi ve uzantısı gerilla grubuyla barış masasına oturulması, Filipinler merkezi yönetiminde ‘ulusal güvenlik’ konseptinin yeni bir rotaya oturtulmaya çalışıldığına işaret ediyor. İç çatışmaları sonlandırmış bir Filipinler’in, özellikle Aquino başkanlığında hız kazanan kalkınmacı politikaların kırsal ayağında yoğunlaştırılması yoksul kesimlere bir ümit aşılarken, toplumsal barışın tesisinde de rol oynayacaktır. Öte yandan, iç politikada ayağı sağlam yere basan Filipinlerin, olası dış tehditler karşısında dış politikaya yoğunlaşması ve gelişmelerin yönelimine göre bölgesel ve küresel ilişkileri geliştirmeye konuşlanması beklenebilir.

http://aa.com.tr/tr/analiz-haber/filipinler-de-hukumet-komunist-parti-yle-baris-masasinda/633138

Tidak ada komentar:

Posting Komentar