Rabu, 26 September 2012

Cakarta Şeffaf Ellere Teslim


Mehmet Özay

Cakarta Valilik seçimlerinde pek de sürpriz olmayan bir sonuçla Jokowi-Basuki ikilisinin zaferiyle sonuçlandı.  Joko Widodo’nun aldığı 52.97’lik oya karşılık, rakibi ve bir önceki vali Fauzi Bowo 47.03’lük oyda kaldı. Bununla birlikte kesin sonuçlar Cakarta Seçim Komisyonu’nca 29 Eylül’de ilân edilecek. Seçimler öncesinde başabaş gideceği tahmin edilen ve bu anlamda rekabetin az bir farkla sonuçlanması halinde seçim sonrası itirazların yükseleceği ve bir tür kaos ortamının doğacağını ileri sürenler yok değildi. Ancak bu yönde beklenti içinde olanlar yanıldı. Seçimlerin yaklaşık %10’luk farkla Jokowi lehine tamamlanmış olması böylesi bir olasılığı ortadan kaldırdı. Kaldı ki, vali Fauzi’nin oy sayımının başlamasından birkaç saat sonra Jokowi’yi arayarak tebrik etmesi iki aday arasındaki siyasi nezaketi ortaya koyması açısından dikkat çekiciydi. Cakarta’da kayıtlı 6.9 milyon seçmenden %67’sinin itibar gösterdiği seçimlerin sakin bir atmosferde geçmesi ülkenin tecrübe etmekte olduğu demokratikleşme hanesine artı bir puan olarak yazıldı. Cakarta seçmeninin geri kalan %30’unun sandık başına gitmemesi ise, halen önemli sayıda kitlenin siyasi partilere siyasetçilere karşı güven yitiminin devam ettiğinin göstergesi telakki ediliyor.

Cakarta Valilik seçimlerinin sadece bu başkent önem taşımakla kalmıyor, öte yandan ülkenin genelsiyasal yaşamında bir dizi ilkleri ortaya koyması nedeniyle önem arzediyor. Ayrıca, kimi gözlemcilerin ileri sürdüğü üzere, parlamento ve başkanlık seçimlerinin yapılacağı 2014 öncesinde siyasi yaşamda yeni yapılanmalara kapı aralayıp aralanmayacağı şimdiden konuşlamaya başlandı bile. Bu konudaki görüşlere değinmeden önce kısaca valilik seçimlerine ve sonuçlarına değinelim.

İki turlu seçimlerin Temmuz ayında yapılan ilk turuna bağımsız adayların da yarışa katılması, yerel yönetimlerde siyasi parti adaylarının yanı sıra, “bağımsız adayların” varlığı siyasette farklı yaklaşımların ortaya çıkması başlandığının bir ifadesi olarak dikkat çekiyordu. Her ne kadar, ikinci tura bağımsız aday kalmasa da, Cakarta dışında -Orta Cava’nın önemli şehri Solo’da- yerel yöneticilik yapmış bir ismin, yani Jokowi’nin vali seçilmesi büyük önem taşıyor. Gözlemciler Cakartalıların Solo yerel yönetiminde önemli işler yapmış ve bu anlamda çalışkan, dürüst ve halkı gözeten politika ve icraatlarıyla öne çıkan bir lideri desteklediğinin altını çiziyorlar. Öyle ki, ülkenin bu türden siyasetçilere, hem yerel hem de ulusal siyaset arenasındaki ihtiyacının bir göstergesi olarak Cakarta valilik seçim sürecinin ve sonucunun ülkenin kısa ve orta vadeli siyasi yaşamına örnek olmasını güçlü bir şekilde vurguluyorlar.

Bu sürecin bir başka önemli unsurunu, Jokowi’nin yardımcısı vasfıyla Çin kökenli Endonezyalı bir Hıristiyan olan Basuki “Ahok” Tjahaja Purnama’nın yarışa katılması oldu. Cakarta gibi nüfusunun büyük çoğunluğunu Müslüman kitlenin oluşturduğu bir şehirde, seçim arefesinde sosyal medya üzerinden kimi çevrelerce yapılan ‘negatif kampanyada’, 1988 yılı Nisan ayında Cakarta’da Çin’li azınlığı hedef alan etnik saldırılara atıflar yapılıyor, Ahok’un seçilmesi halinde yeni bir etnik çatışmaya kapı aralanacağı uyarısı yapılıyordu. Yeni dönemde Cakarta’yı yönetecek Jokowi gibi yardımcısı Ahok da yerel yönetimde tecrübeli bir isim. Sumatra ile Cava Adası’nı ayıran Sunda Boğazı’ndaki adalardan Belitung’da belediye başkanlığı yapmış olan Ahok, başkent yönetiminde bir ses olarak kalmayacak. Bu bağlamda, kimi grupların çekincelerine rağmen, Endonezya’nın etnik bütünlüğü içinde katılımcı ve katkı payı yüksek bir değer olarak yükselme potansiyeli taşıyor. Ahok’un seçilmesi, başkent seçimlerinde güç gösterisi veya siyasi angajmanların ‘dini aidiyetler’ üzerinden yürütülmediğinin de bir kanıtı olmasıyla dikkat çekiyor.

Başarılı bir yerel yönetim lideri olmasına rağmen, Jokowi’yi Cakarta’da bekleyen önemli sorunlar var. Bu sorunlar salt şehrin bir metropolitan olmasından neşet eden problemlerle sınırlı değil. Endonezya siyasetinin güç-para odaklı yönelimi burada dikkatlere sunulmalıdır. Ülkenin ana arter siyasetinde ve yerel yönetimlerinde bugüne kadar geniş toplum kesimlerini memnuniyetsizliğine sebep olan parti, aile vb. çıkar ilişkileriyle örülü siyaset yapma biçiminin pek de değişmemiş olmasından kaynaklanıyor. Bu bağlamda önemli bir bütçeye sahip ve büyük projelerin sırada beklediği Cakarta’da bugüne kadar olduğu gibi şehir meclisindeki her siyasi çıkar grubunu “tatmin edecek” ihâle şekillenmelerine tanık olunup olunmayacağı merak konusu.

Cakarta Şehir Meclisi’de Jokowi’ye destek veren PDI-P ve Gerindra’lı üyelerin 94 sandalyeli meclisten sadece 17’sini teşkil etmesi yeni valinin yanlızlaştırılabileceği kaygısını da beraberinde getiriyor. Şehir meclisinin bugüne kadar alışkanlık haline getirilmiş uygulamaları Jokowi ile hangi değerler üzerinden sürdüreceklerini zaman gösterecek. Bununla birlikte, meclis’in gücü karşısında valinin karar süreçlerinde ağırlığının olması, yeni valinin elini güçlenidren bir unsur olsa gerek. Söz konusu bu üyelerin yukarıda dile getirilen siyaset yapma biçiminin, yerel aktörleri olmaları yeni yönetimin tecrübelerinden hareketle, Cakarta şehir yönetimini reforme edecek düzenlemelerine yeşil ışık yakıp yakmalayacağını pek fazla beklemeye gerek kalmadan, ilerleyen aylarda  göreceğiz. Hemen burada bir önceki Vali Fauzi’nin, merkez güçlere yakınlığına rağmen, reformcu çıkışlarının nasıl önünün alınmaya çalışıldığını hatırlatarak Jokowi’nin pek de üstesinden kolay kolay gelinemeyecek “tuzaklarla” karşı kalacağını unutulmamalı. Bu süreçte, Jokowi’nin şehir bütçesinin “daha şeffaf kullanımına” vurgu yapması, meclis-siyasi parti-çıkar çevreleri üçgeninin bulaştığı kemikleşmiş yapıyı ortadan kaldırma konusunda kararlı bir duruş sergileyeceğinin ipuçlarını veriyor. İşte zaten Cakartalıların kahir ekresiyetinin Jokowi’ye şans tanımalarının ardında da böylesine siyasi etik sahibi bir duruşunun ve hattı zatında tecrübesinin olması geliyor. Aynı Cakartalı seçmen, gerek meclisteki siyasi parti üyeleri gerekse bürokrasinin güçlü yapısı karşısında Jokowi’nin ardındaki asıl itici güç olacağına kuşku yok. Bu anlamda, Jokowi, tıpkı seçim kampanyasında yaptığı gibi, oldukça rasyonel davranan seçmeni “reaktive” edici ve sivil oluşumları öncelleyen açılımlara kapı aralayacak atraksiyonlarda bulunacaktır.

Solo gibi nüfusun altmışbinlerde olduğu bir şehir yönetiminden nüfusu 12 milyon civarındaki metropolitan bir şehir olan Cakarta yönetimine sıçrayan Jokowi’nin valilik görevi kendi siyasi yaşamı için de büyük önem taşıyor. Jokowi ilk değişiklik sinyallerini şimdiden vermeye başladı bile. Örneğin, Endonezya siyasi geleneğinden kazanan adaylar çevrelerine “seçim kutlamalarının” bir parçası olarak para dağıtırken, Jokowi bunu yapmadı.


Bu seçimlerin 2014 ulusal parlamento ve başkanlık seçimlerine yansıması ne olur diye sorulabilir. Çünkü bugün Cakarta seçim kompozisyonu bir anlamda iki yıldan az bir sürenin kaldığı bu ulusal seçimler için önemli ipuçları taşıyor. Bir yanda PDI-P ve Gerindra gibi ultra-milliyetçilik sınırlarında dolaşan iki partinin desteklediği bir adayın seçilmesi; PKS gibi sözde İslamcı partilerin Cakarta seçimlerinde istikrarsız ve strateji yoksunu politik yönelimleri; mevcut devlet başkanı Susilo Bambang Yudhoyono’nun Suharto sonrası reform döneminin insan hakları ihlâllerinin ortadan kaldırılması konusunda en başarısız başkan ilân edilmesi ve bunun başında bulunduğu Demokrat Parti’ye yansıması; Golkar’ın başkanı ve muhtemel adayı multi-milyoner Bakri ailesinin önemli ismi Aburizal Bakri’nin “Lapinto” hadisesinden dolayı hâlâ halkın unutmamış olması vb. gelişmeler 2014 seçimlerinde genel atmosferinin şimdilik griye boyacağını ihtimalini güçlendirirken, Jokowi gibi idealist ve ilkeli bir siyasetçinin varlığının merkezdeki güç yapıları arasında kendini gösterme çabası, orta sınıf seçmenin parti muhazakârlığından kurtulma yönündeki eğilimi yeni ve genç değerlerin ortaya çıkabileceğini ortaya koyuyor. 
http://www.dunyabulteni.net/index.php?aType=haber&ArticleID=228299&q=mehmet+özay

Tidak ada komentar:

Posting Komentar